çözemediğim bakışlar kentinde bir düş sokağı sakiniydim ben !

çözemediğim bakışlar kentinde bir düş sokağı sakiniydim ben !

• • •

10 Mart 2010 Çarşamba

Kalem Sercan'da


Duvarlarım kan, pencerem göz yaşı, ışığımsa karanlık...

İçimdeki çocuk onu ilk gördüğünde " Tanrım!! O bir melek mi? " diye fısıldadı yalnızlığına. Onu sevdim mi? Evet, hemde tüylerim diken diken olurcasına. Tüm benliğim ve her hücremle. Siz çocukken hiç sahip olamayacağınız bir şey istediniz mi? İşte ben öyle istedim onu... Elimde ucuz bir şarap şişesi, balkonun demirlerine yaslanmış, ciğerlerimde sigara dumanı, avazım çıktığı kadar yağmura batmış, onu konuştum hep karanlığa . Hiç benim olmayan saçlarını, hiç benim olmayacak dudaklarını. hiç sahibiolamayacağım tebessümünü paylaştım yalnızlıkla...

Ölür mü eğer anlatsam onun imkansız olduğunu, içimdeki çocuk? Vazgeçer mi kendi varlığından, ben onun varlığına şüphe düşürsem.

Tanrım! Ya yoksa?

Neler saçmalıyorum ben.. Kendi varlığımı bile reddedebilirim ama onunkini asla!! Yoksa ben neden yaşıyor olabilirim ki?

Bilirmisiniz, yalnızlık fahişe gibidir. Biran evvel işini görüp, parasını alıp gitmek isteyen bir fahişe! Hiç duygu yoktur yalnızlıkta. Sadece duygusuzluk. İnsanlar o yüzden yalnız kalmak istemezler; O fahişeyi kimse becermek istemez, Çümkü aslında o sizi becerir...

Ah tatlı ölüm...

Apterlerin dansı...

Beden sabit, gözler kapalı bu aleme. Kaç aşk eskitmiş kalbinizden çıt çıkmıyor. Teniniz keskin, teniniz buz gibi, teniniz; o artık sizin teniniz değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder